BİNGÖL'ÜN DOĞAL GÜZELİKLERİ

Çır Şelalesi

Uzundere Köyünün adını aldığı derenin, Büyük Çır Taşı adı verilen 100 m. yükseklikteki kayalığın ortasından geçen güzel görünümlü bir şelaledir. Su 50 m. yükseklikte alt tarafı kayalık olan dere yatağına düşerken güzel bir görünüm arz etmektedir.

Ilıca Bucağı merkezine 8 km. uzaklıkta olan Şelale'ye iki ayrı yoldan gidilmektedir. Çır Taşı'nın olduğu bölgede ayrıca kayalıklar, mağaralar bulunmaktadır. Bu kayalıklarda daha çok yırtıcı kuşlar yaşar.

Güneşin Doğuşu

İlimiz Karlıova ilçesinin 3250 m. yükseklikteki Bingöl Dağlarının Kale Tepesi'nden " Güneşin Doğuşu"nu normal durumundan çok farklı seyretmek mümkündür. Her yıl 15 Temmuz-15 Ağustos tarihleri arasında en iyi şekilde seyredilebilir. "Güneşin Doğuşu" çok değişik şekillerde, normal halinden çok farklı, heyacanlı ve oldukça korkunç sahneler yaratmaktadır. Dünyada tam anlamıyla "Güneşin Doğuşu" iki yerden izlenir. Birincisi İsviçrenin Alp Dağlarından, ikincisi; Bingöl Dağlarının Kale Tepesi'nden seyredilir. Ulaşım imkanı güçtür. Karlıova ilçesine kadar yol asfalt, dağın zirvesine kadar ham yoldur. Dağın altına kadar arabayla gidildikten sonra zirveye 25-30 dk. yaya çıkılır. Etrafta soğuk su kaynakları ve yeşilllikler görülür. Yol güzergahında dinlenme, konaklama tesisleri mevcut değildir. Güneş doğarken ilk etapda hafif bir kızartı ile belirir. Kızartı etrafta çok renkli güzellikler ve dekorlar yaratır. Daha sonra insana korku veren bir karartı şeklini alır. Kızarıklıklar kor parçası haline gelir. Kor parçası içinde insan yüzünü andıran üç büyük leke (Siyah renkli) belirir. Güneş karartı halinde yavaş yavaş açılmaya başlar. Ufukta görülerek oluşumunu tamamlamak üzere iken altın bir küre gibi görünmeye başlar. Döndükçe etrafa binlerce ışık saçar. İnsanoğlunun daha önce görmediği renkleri o anda görmek mümkündür. Daha sonra güneş elmas parçası gibi kıristalleşip eski durumunu almaya başlar. Oldukça heyacanlı anlar yaşatır. Gözlerde yaşarma, ışık saçma ve anında seyr edememe gibi durumlar olur.

İçmeceler

İlimizin Genç ilçesi karayolunun 9. Km. sinde bulunan içmeler 1971 Bingöl depreminde yer tabakalarının sıkışması neticesinde yeryüzüne çıkan maden suyudur. Bu kaynaktan çıkan su bol karbondioksit içerdiğinden oldukça iyi görünen gazlı karbon sular grubundandır. Hazmı artırıcı olan suyun hafif ekşimesi, gazozu andırıcı, soda ve asitli, buruk bir tadı vardır.

Sözkonusu suyun, böbrek ve mide ağrılarına şifalı olup, böbrek taşlarını ve kumlarını düşürmekte etkili olduğu tespit edilmiştir. Bu su başka bir yere nakil halinde özelliğini ve tesirini kaybeder. Su sabahları aç karınla içildiğinde kişiye faydası daha çok olur. Yaz aylarında yerli ve yabancı akınına uğramaktadır.

İlimiz İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından mahallinde bir içme suyu tesisi yapılmıştır. İl merkezine yakın olduğu için ulaşım kolaylıkla sağlanmaktadır.

Ayrıca ilimiz Kiğı ve Yedisu ilçelerinde de maden suyu kaynakları olduğu tesbit edilmiştir.

Kaplıcalar

İlimiz Karlıova İlçesi karayolunun 20 km. sinde olan kaplıcalara ulaşım imkanı yaz ve kış aylarında rahatlıkla sağlanabilmektedir. Kaplıcaların 16 moteli,10 pansiyonu , ikisi kapalı biri açık olmak üzere üç yüzme havuzu, lokantası, çay bahçesi, araç parkı bulunmaktadır. Çeşitli hastalıklara şifa olan kaplıca,çevre illerden önemli ölçüde rağbet görmektedir.

İlimizin kaplıca havuz suyundan 1981 de alınan numuneleri Ankara Refik Sayda Merkez Hıfzısıhha Enstitüsü Kimyevi Tahlil Şubesince yapılan tahlil sonuçları ve Ankara Numune Hastanesi Fizyoterapi ve Hidroterapi Kliniği Şefliğince yapılan tetkik raporu sonucunda; su bikarbonatlı, karbondioksitli ve karbongazoz sular grubundan olduğu anlaşılmıştır.. Bundan başka klor, sülfat ve silikat gibi anyonlar ile demir aluminyum katyonları da mevcuttur.

Su içildiği zaman mide motolitesini artırır ve çabuk boşalmasını sağlar. Hazmı artırıcı maden suyu olarak da içilebilir. Tortu bıraktığı için ancak mahallinde içilebilir. Şişelenip nakledilmez. Romatizma ve kadın hastalıklarında banyo olarak kullanılması faydalıdır. Ayrıca suyun deri ve böbrek hastalıklarına faydalı olduğu söylenmektedir.

Bununla birlikte Kiğı, Yayladere ve Karlıova ilçelerimizde de termal kaynaklar bulunmaktadır. Ancak bu ilçelerimizde kaplıca tesisleri yoktur. Bu kaynaklar üzerinde gerekli etüt çalışmaları yapılarak kaplıca tesislerinin kurulması ilin kalkınması açısından yarar sağlar.

Mağaralar

  • Kelhaç Deresi ve Şeytan Dağları

Kiğı İlçesinin Kuzey Doğusundaki Kelhaç Deresi gür ve sık ormanlık içinden ilginç bir görünümle akmaktadır. Dere etrafındaki ormanlıkta başta dağ keçisi olmak üzere çeşitli av hayvanıyla karşılaşmak mümkündür. Çeşitli orman gruplarından meydana gelen bu vadi zinciri, özellikle ilkbaharda göçmen kuşlarla dolar. Eskiden çok sık olan bu ormanlar devamlı olarak tahrip gördüğünden son yıllarda seyrekleşmeye başlamıştır.

Kelhaç Ormanları'nın karşı tarafında ise Şeytan Dağları yer almaktadır. Çok yüksek zirvelere kadar uzanan bu dağlar, kışın kalın kar tabakalarıyla kaplanır. Dağlar çok yerde geçit vermez. Bu dağlarda çok sayıda dağ keçisi bulunmaktadır. Şeytan Dağları silsilesi arasında yer alan Güngörsün Yaylası'nda çok sayıda peri bacaları bu yaylaya güzel bir görünüm vermektedir. Bu yayla, Hacıilyas Mezrası yakınında bulunmaktadır. Buraya sarp ve yüksek dağlar arasında inilip çıkılan dar bir yol ile varılmaktadır.

  • Kiğı Çiçektepe Köyü Mağarası

Mağara, Kiğı ilçesinin Çiçektepe köyünde, Sivri Dağı'nın eteğinde bulunmaktadır. Mağarada iki oda, at için yer, yemlik ve çocuk beşiği mevcuttur. Mağaranın bulunduğu yer oldukça eğimli bir yapıya sahiptir. Ayrıca Mağara önündeki mevcut yolla Erzincan'a gidildiği rivayet edilmektedir.

Bu mağara, Kiğı'nın çok eski çağlardan beri insan topluluklarına mesken olduğunu göstermektedir.

  • Zağ Mağarası

Zağ Mağarası, Murat Nehri kıyısında, Gökçeli ve Yenidal köyleri arasında sarp bir kayalıkta bulunmaktadır. Murat Nehri'ne bakan tarafı yerden 200-300 metre yükseklikte olup kayaların oyulmasıyla yapılmıştır.

Mağara, üç kat üzerinde kurulmuştur. Her bir katında da 26 oda mevcuttur. Katlar arası geçiş yuvarlak bacalarla, odadan odaya geçişler ise kapılarla sağlanmıştır. Birinci katta Zahire deposu olarak kullanıldığı sanılan kuyular, alt katta oturma odaları, en üst katta iki haremlik odası mevcuttur. Mağara zaman içinde hasar görmüşse de şu anda 17 odası hala yapısını korumaktadır.

  • Kalkanlı Köyü Mağaraları

Yayladere ilçesine bağlı Kalkanlı Köyü yakınlarında bulunan mağaralar, bir çok oyma sanatı ile süslenmiştir. Mağaralar ve mağaraların çevrelediği şelale turistik bir öneme sahiptir.

  • Kübik Mağarası

Kübik mağarası, Karlıova ilçesinin Kübik Köyü yakınlarındadır. Içinde cilalı Taş ve Tunç Devrine ait bazı kalıntılar vardır. Duvarlarında bir takım oymalar ve işlemeler mevcuttur.

Sülbüs Dağı

Volkanik bir dağ olan Sülbüs Dağı Yayladere ilçesi'nin Kuzey Batısında yer almaktadır. Tepesi her zaman karlı görülür. Sivri bir koni görünümündedir. Dağcılar buraya her yıl uğrarlar. Ayrıca bu dağda çeşitli av da yapılır. Dağın üstü düz olmakla beraber, uzaktan sivri görünür. Üstünde bir ziyaret vardır ve heybetli bir görünüm taşıdığı için çeşitli efsaneler yaşatır. Rivayete göre sülbüs adındaki genç bir delikanlı, starı adındaki güzel bir kıza aşık olur. Araya giren bir cadı bunların evlenmesine engel olur. Oğlan aşkından verem hastalığına yakalanarak ölür. Bu üzüntüye dayanamayan kız da çok geçmeden ölünce vasiyeti üzerine sevgilisinin yanına gömülür. Fakat cadı mezarlarının bile arasında dikenli bir ağaç şeklinde filizlenerek onları orada da ayırmak ister. ve bunların öteki dünya da bile birbirlerine kavuşmadıkları rivayet edilir.

Yüzen Ada

Solhan ilçesi Hanzarşah Köyü Aksakal Göl Mezrasındaki Ada, o yörede yaşayan halk tarafından keşfedilmiştir. Sözkonusu ada, şimdiye kadar görülmemiş bir tabiat olayına sahiptir. Bingöl-Solhan karayolunda 4.5 Km. uzaklıktadır. Yolu stabilize olup, 1.5 km'dir. Yolun asfaltlanması ve gölün ıslahı halinde yerli ve yabancı turistlerin ilgisini artıracaktır.

Bingöl'ün turizmi doğa güzelliklerine dayanır. Yüzen Ada da tamamen doğaldır. Göl'ün üç tarafı dağlar ve tepelerle çevrilmiş düz arazi üzerinde bulunan krater göl konumundadır. Göl'ün şimdiki alanı 300 m2' nin üzerindedir. Islahı halinde 500 m2'den fazla olur. Gölün derinliği 50 metreden fazla olduğu sanılmaktadır. Göle devamlı akıntı olduğu tespit edilmiştir. Gölün altından ve kemerlerinden giren su, gölün alt tarafından, gölden daha aşağıdan dereyi beslemektedir. Ufak ufak kaynaklar bu görüşü teyit etmektedir. Yaz ve kış aylarında su seviyesi aynı kalmaktadır. Su tatlı ve berrak olup, herhangi bir madensel tuz ihtiva etmemektedir. Balık yetiştirmek mümkündür. Gölün ortasından hareket eden üç ada vardır. Adalar göl içinde bağımsızdır. Üstüne binildiği zaman sal gibi her tarafa ağır ağır hareket etmektedir. Adanın üzerinde 4-5 tane bodur ve dış budak ağacı mevcuttur. Çevredeki bitkiler gölün mevcut suyu ile beslenmektedir. Ada üzerinde bulunan ot kökleri sarılıcı olması nedeniyle toprak tamamen bitki kökleri ile kaynamış ve yapışmış durumdadır. Ayrıca Göl'ün ortasında bulunan adanın yapısı incelendiğinde çayır, ayrık ot ve suda yetişen çeşitli bitkilerin ada üzerinde mevcut olduğu görülmektedir. Göl'ün çevresinde de çeşitli bitkilere rastlamak mümkündür. Yeşil alanın dışında kalan arazi gölden çok yüksektir. Çevresi meşe ve yeşil alan ile kaplıdır.

                     


ZAZA MUHAMMED

 
OMERAN AŞİRETİ
 



ÖMERANAŞİRETİ.com

SONDAKİKA HABERLERİ
 
MANZARA RESİMİ
 
Hergüne Bir Manzara Resmi
TARİHDE BUGÜN
 

Tarihte Bugün v.5.0
 
Bugün 9 ziyaretçi (33 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol